BAE’den İhvan’a yeni baskı: Muhalifler terör listesine alındı

BAE, aralarında İhvan bağlantılı siyasi muhalifler ve aile bireylerinin de bulunduğu 11 kişiyi terör listesine aldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, kararı hukuki süreç olmadan alınan baskıcı bir adım olarak değerlendirdi. Listedekiler, mal varlığı dondurma ve iletişim yasağı gibi ağır yaptırımlarla karşı karşıya.

BAE’den İhvan’a yeni baskı: Muhalifler terör listesine alındı

Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE), 11 siyasi muhalif ile onların yakınlarının terör listesine alınmasının ardından, muhalefete yönelik kapsamlı baskılara son vermesi çağrısında bulunuldu.

Ocak ayında BAE, Müslüman Kardeşler ile bağlantılı oldukları iddiasıyla 11 kişiyi ve İngiltere merkezli sekiz şirketi terör listesine aldığını duyurdu.

Salı günü yayımlanan bir raporda İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), listede yer alan 11 kişiden en az dokuzunun siyasi muhalifler ya da onların aile üyeleri olduğunu, yalnızca iki kişinin terör suçlamasıyla yargılandığını ya da mahkum edildiğini belirtti.

HRW açıklamasında, "Yetkililer, bu kişi ve kuruluşları listeye almadan önce bilgilendirmedi, ayrıca iddialara yanıt verme ya da itiraz etme imkânı tanınmadı" ifadelerine yer verdi.

Açıklamada ayrıca, "Bu adım, BAE'nin sadece muhalifleri değil, onların aile üyelerini de hedef alan sınır ötesi baskılarını tırmandırdığını gösteriyor" denildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, adı geçen kişiler, terör listesinde yer aldıklarını ancak BAE'nin resmi haber ajansı WAM'in isimleri yayımlamasıyla öğrendi.

Listede yer alan bir kişi, “Terör davasında ismimizin aniden çıktığını görünce şaşırdık, çünkü ortada ne bir dava ne de bir yargıç kararı vardı” dedi.

HRW, terörle ilişkilendirilen sekiz şirketin tamamının yalnızca Birleşik Krallık'ta kayıtlı olduğunu ve bunların, ya şu anda ya da geçmişte Emirlikli muhalifler ile onların yakınlarına ait olduğunu belirtti.

Muhalefete Sıfır Tolerans

Yedi emirlikten oluşan BAE, Abu Dabi’deki Al Nahyan ailesi tarafından yönetiliyor. Dubai ve Abu Dabi serbest ticaretin merkezleri haline gelirken, ülke hiçbir şekilde muhalefete izin vermiyor ve her türlü karşı çıkışı sert biçimde bastırıyor.

2011’deki Arap Baharı sırasında, bölgedeki birçok otokrat halk protestolarıyla devrilirken, BAE ise muhalefeti tamamen bastırdı. 2012 boyunca BAE Devlet Güvenlik Teşkilatı (SSA), Müslüman Kardeşler üyesi olduğu öne sürülen kişilere yönelik geniş çaplı gözaltı operasyonları yürüttü.

2014 yılında ise BAE, 83 kuruluşu "terörist" ilan etti. HRW, BAE'nin 2014 tarihli terörle mücadele yasasının "aşırı geniş bir terör tanımı" kullandığını ve hükümete, herhangi bir somut gerekçe sunmaksızın kişi ve kuruluşları terörist ilan etme yetkisi verdiğini kaydetti.

Bu yılın başlarında, Lübnan, Abdulrahman Yusuf el-Karadavi’yi zorla BAE’ye sınır dışı ettiğinde BAE yeniden gündeme geldi.

Merhum İslam âlimi Yusuf el-Karadavi’nin oğlu olan Abdulrahman, 2013'te Mısır'ın demokratik yolla seçilen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı yapılan darbeyle iktidara gelen Abdülfettah el-Sisi’ye yönelik eleştirileriyle tanınıyordu.

BAE tarafından "terörist" olarak tanımlanan kişiler, ülkede yaşamıyor olsalar bile derhal mal varlıklarının dondurulması ve mülklerine el konulması gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalıyor.

Bu kişilerle iletişim kurmak da suç sayılıyor ve ömür boyu hapis cezasına kadar uzanan cezalarla sonuçlanabiliyor. Bu sert tedbirler, özellikle BAE’de yaşayan aile üyeleriyle olan bağları koparıyor.

HRW’ye konuşan bir kişi, “Defalarca aradım ama cevap vermiyorlar, bu daha önce hiç olmazdı. Şimdi annemi, kız kardeşlerimi arıyorum ama kimse telefonu açmıyor. Bu çok açık… Önceden annemi arayıp konuşabiliyordum ama şimdi ona bile ulaşamıyorum. Bu da oradaki aileye yönelik baskının bir parçası,” dedi.

Kaynak: middleeasteye.net