Firavun’dan Sarı Şeytana: Küçümsemeye rağmen itaat / İbrahim Kızar

Dün Firavun Mısır halkını küçümseyip kendini büyük görüyordu; bugün aynı tavrı “sarı şeytan” ve avanesi tüm dünyaya karşı sergiliyor. Ne yazık ki çoğu ülke bu küçümsemeleri itaatle karşılıyor. Ama Firavun’un akıbeti gibi, onların da sonu yakın.

Firavun’dan Sarı Şeytana: Küçümsemeye rağmen itaat / İbrahim Kızar

İnsan bazen geçmişte yaşanmış olayları okuduğunda ya da dinlediğinde hayret eder, şaşkınlık içinde kalır. “Nasıl oldu, bu kadar da olmaz” diye sorar kendi kendine. Ne ilginçtir ki insan, hayret ettiği ve şaşırdığı olayların bir benzerini neredeyse aynısıyla kendi ömrü içinde görür; hem de yaşayarak, gözleriyle…

Hepinizin okumuş veya duymuş olduğu, hakkı batıldan ayıran kitap, Hz. Musa ve azgın Firavun’dan bahsederken şöyle buyurur: “Firavun kavmine seslenerek dedi ki: Ey milletim! Mısır’ın mülkiyeti benim değil mi? Şu ırmaklar ayaklarımın altında akmıyor mu? Bunları görmüyor musunuz?” (Zuhruf, 51).

Görüyor musunuz hitabın şeklini? Tanıdık geldi değil mi? Bugünün “sarı şeytanı” ve onun ülkesi de aynı şeyleri söylemiyor mu? Dünyadaki küçük-büyük bütün devletleri tehdit etmiyor mu? “Dünya benim mülküm, istediğimi yaparım” demiyor mu? Demek ki Firavunluk sadece geçmişe ait bir olgu değilmiş. Dün Firavun Mısır halkına sesleniyordu, bugün sarı şeytan ve avanesi bütün dünyaya, bütün ülkelere sesleniyor.

Devam ediyor hakkı batıldan ayıran kitap: “O Firavun, kavmini küçümsedi; onlar da ona boyun eğdiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdi.” (Zuhruf, 54).

Firavun kavmini, yani Mısır halkını küçümsüyor, onları küçük görüyor ama bundan gücenen, zoruna giden, meydanı terk eden kimse çıkmıyor. Aksine, küçümsenmeyi benimsiyor ve Firavun’a itaat ediyorlar. Çünkü onlar yoldan çıkmış, fasık bir kavimdi.

Günümüze bakalım… Sarı şeytanın avanesi de dünyayı, ülkeleri ve sözüm ona idarecileri küçümsemiyor mu? Onların sözlerini hatırlayın: “Gerçek şu ki, bugün liderler toplantılara dahil olmak için yalvarıyor; beni dahil et, beş dakika el sıkışayım, diyorlar.”

Peki, bu avanenin sözleri gerçek mi? Bana göre gerçek. Çünkü bu yoldan çıkmış fasıklar, sarı şeytan ile görüşebilmek için adeta yalvarıyor. Neden doğru olduğunu söylüyorum? Çünkü sarı şeytanla bir görüşme yapanlar, onunla baş başa bir fotoğraf karesi yakalayanlar, bu şansı elde edemeyenlere karşı övünüp böbürleniyor. Ne yazık ki… Demek ki avane en azından bu konuda doğru söylüyor.

Dünyada durum bu. Dik duran birkaç ülkeyi istisna etsek, dünya ülkelerinin tamamı bu küçümsemeleri neredeyse bir iltifat gibi algılıyor ve sarı şeytanın her saçmalığını, her azgınlığını tasdik ediyor.

Bilmiyorum… Sarı şeytan ve avanesinin küçümsemelerini kabul eden ve buna itaat etmekte beis görmeyen ülkeler, acaba hakkı batıldan ayıran kitabın söylediği gibi, yoldan çıkmış kişiler tarafından mı idare ediliyor? Hakkı batıldan ayıran kitap asla yanlış hüküm vermez. Öyle ya, küçümsendiğiniz, küçük düşürüldüğünüz halde itaat etmeye devam ediyorsunuz.

Sevindirici olan şu ki; Firavun’un azgın tavırlarından, küçümsemelerinden sonra kısa bir süre hayatta kaldığı ve saltanatının yerle bir olduğudur. Kendini büyük gören herkesin akıbeti aynı olur mu bilmem, ama doğrusu şu ki azgınlığın zirve yaptığı dönemler, yeni değişimlerin de yakın olduğunu gösterir.

Bakalım dünya daha ne kadar sarı şeytan ve avanesinin çiftliği olarak kalacak? Onların pek çok yerde harladıkları savaş ateşi daha ne kadar gündemde kalacak?

Bekliyoruz… Sarı şeytanın, avanesinin ve küçümsenmeye rağmen ona itaat edenlerin acı akıbetini.

Firavunu denizde boğan Allah’a emanet olun.