Hindistan'da dini azınlıklara yönelik artan şiddet ve İslamofobi

Hindistan’da Müslümanlar ve Hristiyanlar, BJP yönetiminde artan Hindu milliyetçiliği nedeniyle sistematik şiddet ve ayrımcılığa maruz kalıyor; eğitimden yasalara, medyadan toplumsal kutuplaşmaya kadar geniş çaplı baskılar yaşanıyor.

Hindistan'da dini azınlıklara yönelik artan şiddet ve İslamofobi

Hindistan resmi olarak altı dini azınlığı tanıyor: Müslümanlar, Hristiyanlar, Sihler, Budistler, Jainler ve Parsiler. Ülkedeki yaklaşık 1.435 milyar nüfusun yüzde 14,2'sini oluşturan Müslümanlar ve yüzde 2,3'ünü oluşturan Hristiyanlar, son yıllarda sistematik ayrımcılığa maruz kalıyor. Özellikle Bharatiya Janata Partisi (BJP) yönetimindeki eyaletlerde bu şiddet ve ayrımcılık olayları yoğunlaşıyor.

Modi hükümetinin Hindu milliyetçiliği temelli politikaları çerçevesinde, eğitim müfredatı Hindu mitolojisini ön plana çıkarırken, İslam tarihi ise geri planda bırakılıyor. Ayrıca bazı şehirlerin isimleri değiştiriliyor; örneğin Uttar Pradesh eyaletindeki "Allahabad" şehri "Prayagraj" olarak yeniden adlandırıldı.

İslamofobi ve Hristiyanlara yönelik saldırılar

Jharkhand eyaletindeki Samsera Katolik Kilisesi, yaklaşık 50 Hindu aşırı milliyetçisi tarafından basıldı. Kutsal ayin sırasında saldırganlar, papazları sopalarla döverek dini sloganlar attırdı ve kiliseden yaklaşık 800 bin rupi değerinde para çaldı. Hristiyanlara yönelik benzer 85 saldırı daha rapor edildi; bu olaylarda 1500’den fazla kişi mağdur oldu.

Müslümanlar da yaklaşık 419 saldırıya maruz kaldı; 29'u şehadetle sonuçlanan fiziksel şiddet olaylarının yanı sıra çok sayıda tehdit, toplu saldırı ve mal zararları yaşandı.

Siyasi ve hukuki mekanizmalarda değişim

Hindutva ideolojisinin temel kaynaklarından biri olan Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS), BJP'nin arka planında yer alıyor. 2014'ten bu yana BJP'nin iktidara gelmesiyle birlikte ülkede Hindu milliyetçiliği güçlendirilirken, Müslümanlar ve Hristiyanlar üzerindeki baskılar arttı.

Yasalar da azınlıklara karşı ayrımcı uygulamalar içeriyor. 2019 tarihli Vatandaşlık Değişikliği Yasası (CAA), Müslümanları doğrudan dışlarken; Uttar Pradesh eyaletindeki zorla din değiştirmeyi yasaklayan kanun, özellikle Müslümanlara karşı sert yaptırımlar getiriyor.

Ayrıca birçok mahkeme kararı, Hindu milliyetçiliğinin etkisi altında kalırken, Babri Camii’nin 1992'de yıkılması ve daha sonra mahkeme kararıyla camii arazisinin Hindu tapınağına verilmesi, hukuki ve toplumsal alanda derin yaralar açtı.

Toplumsal kutuplaşma ve medya

Medya ve Bollywood endüstrisi, Hindu milliyetçi anlatıları destekleyerek Müslüman ve Hristiyanlara yönelik nefret söyleminin yayılmasına katkıda bulunuyor. Hükümete yakın televizyon kanalları ve filmler, bu ayrımcı atmosferi beslerken, muhalif sesler marjinalize ediliyor.

Sosyal medya ve çevrimiçi platformlarda yükselen "inek koruma" adı altında Müslümanlara yönelik saldırılar, siyasi destekle yaygınlaşıyor. 2018'de bir Müslüman hayvan tüccarının inek kesmekle suçlanıp vahşice öldürülmesi buna örnek teşkil ediyor.

Kaynak: alaraby.co.uk

Hindistan'da dini azınlıklara yönelik şiddet ve ayrımcılık, ülkenin demokratik ve çok kültürlü yapısını ciddi şekilde tehdit ediyor. Muhalefet partileri ve insan hakları savunucuları, bu gidişatın Hindistan'ın uluslararası itibarını zedelediği ve sosyal dokuyu bozduğu konusunda uyarıda bulunuyor.