HÜDA PAR’ın mecliste bekleyen teklifi / İbrahim Kızar

HÜDA PAR’ın, İşgalci İsrail ordusunda görev alan çifte vatandaşların Türkiye vatandaşlığından çıkarılmasını öngören kanun teklifi Meclis’te bekletiliyor. Halk desteğine rağmen iktidardan adım gelmiyor, Siyonistlerin rahatça giriş çıkış yaptığı bir ortamda sessizlik hâkim.

HÜDA PAR’ın mecliste bekleyen teklifi / İbrahim Kızar

Bilindiği üzere, HÜDA PAR’ın 2024 yılında Meclis'e sunduğu bir kanun teklifi vardı. Bu teklifin Meclis Genel Kurulu gündemine alınması kabul edilmişti.

Teklif, Türkiye-İsrail çifte vatandaşlığına sahip kişilerin İsrail ordusuna katılarak savaş suçu işlediği gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmasını ve mal varlıklarına el konulmasını öngörüyordu.

Doğrusu, teklifin gündeme alınmasının kabulünden sonra ben de sabırla ne zaman görüşüleceğini, Meclis’te kabul edilip edilmeyeceğini merakla beklemeye başladım. Her fırsatta "Filistinli kardeşlerimizin yanındayız" diyen bir başkanın olduğu bir ülkede, bu teklifin kısa sürede gündeme geleceğini ve yasalaşacağını ümit etmiştim. Ancak uygulama noktasında ne yazık ki hiç ümidim yoktu.

Basına yansıdığı kadarıyla binlerce çifte vatandaş siyonist, gidip Filistinli kardeşlerimizi katletmekte ve hiçbir çekince duymadan Türkiye’ye geri dönebilmektedir. Doğru, ahlaki, insani ve kardeşlik hukukuna uygun olan; bu insanlık suçunu işleyen canilerin tespit edilmesi, yargılanması ve gerekli cezaların verilmesidir. Bunu başka ülkelerden beklemiyor olabiliriz ama Türkiye’den beklemek zorundayız.

Ne yazık ki beklentimizin boş olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Suriye’nin, bilerek ya da bilmeyerek siyonistlerin istediği kıvama gelmesinde büyük payı olan, soykırımcı bir devlete birkaç kuruş uğruna petrol aktaran, Netanyahu’yu gördüğünde ağzı kulaklarına varan bir dışişleri bakanı olan bir ülkeden içimizi rahatlatacak bir adım beklemek beyhude bir bekleyiştir.

Ortadoğu’daki birçok ülke, Filistin’in yakın ve uzak komşuları, siyonist çetenin işgal ve katliamlarını kolaylaştırmak için mesai harcamaktadır. Son günlerde bu münafık karakterler daha da cüretkâr davranmakta; kimisi Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını isterken, Mısır ise Hamas’a aynı teklifi sunma cüretini göstermektedir. Yani siyonist çeteyi rahatlatmak için çalışan çalışanadır… (İnsan gerçekten tükürüğüne bile acıyor.)

Türkiye’ye gelince, siyonist bir papazı kazara öldüren üç Müslümanı, idam edilme ihtimalleri olmasına rağmen Birleşik Arap Emirlikleri’ne iade etmekte tereddüt etmeyen bir Türkiye, uygulanması bile meçhul olan bir kanun teklifini bekletmektedir. Çifte vatandaş siyonistlere, "gidin rahatça Filistin’de Müslüman kanı dökün, hiçbir soruşturmaya maruz kalmadan geri dönebilirsiniz" mesajı verilmektedir adeta.

Halkın HÜDA PAR’ın kanun teklifine destek vermesi, milletin ülkede siyonist istememesi iktidarın umurunda değildir. Kanun teklifi bekliyor; siyonist çifte vatandaşlar, kadın, çocuk, bebek, yaşlı demeden Müslümanların kanına ellerini bulayıp geri dönüyor ve kanun teklifi hâlâ bekliyor.

Nasıl ki ölülerden umut kesilmişse, Gazze, Filistin ve diğer coğrafyalardaki Müslümanları ilgilendiren konularda da birçok ülkeden şerefli ve onurlu bir tavır, Müslüman ve mazlumların hakkını savunacak bir fiil beklemekten de umut kesilmiştir.

Ancak Allah’ın bir hayır ve selamet kapısı açacağına dair ümidimiz daim ve bakidir. Şeref sancağı sahibini aramaktadır ve belki de çok yakında sahibini bulup yükselecektir.