Filistin direnişinden net mesaj: Kınama değil, güçlü adımlar atın!

Filistin direnişi, boş kınamaların ötesine geçilerek caydırıcı siyasi ve askeri tutumlar sergilenmesini talep ediyor. Temel haklardan taviz verilmeyeceği, dış vesayet dayatmalarının reddedileceği, müzakerelerin ise ancak işgalin sonlandırılmasıyla anlam kazanacağı vurgulanıyor.

Filistin direnişinden net mesaj: Kınama değil, güçlü adımlar atın!

Filistin halkı ve direniş güçleri, iki yıldır Gazze ve tüm Filistin’i yakan barbarca saldırılar karşısında, yalnızca halk tepkisi ve kınamalarla yetinmeyip etkili, caydırıcı askeri ve siyasi adımların atılmasını bekliyor. Sokakta öfke ile başlayan tepkilerin, birkaç gün sonra sönmesi ve sıradanlaşması, direnişin beklentilerini karşılamıyor.

Direnişin mevcut duruşu, düşmanın zayıf noktalarına yapılan etkili müdahalelerle şekilleniyor. Gazze'deki halk ve direniş hareketleri, yalnızca çağrılarla değil; düşmanın iç merkezlerine doğrudan hasar veren askeri operasyonların (işgalci İsrail'in Lod, Ramon, Tel Aviv, Hayfa gibi şehirlerine yönelik saldırılar gibi) caydırıcılığına dikkat çekiyor. Bu saldırıların bazıları Yemen  güçleri tarafından gerçekleştirilmişti.

Bu çerçevede, Filistin direnişinin boş kınamalar yerine güçten beslenen bir destek aradığı net şekilde ifade ediliyor. Direniş, Filistin davasının yalnızca Filistinlilerin değil, tüm Arap ve Müslüman halkların ortak meselesi olduğunu tekrar hatırlatıyor.

Direnişin Temel Talepleri ve Siyasi Yaklaşımı

1. Temel Haklardan Taviz Yok

Filistin direnişi; dönüş hakkı, kendi kaderini tayin etme, işgalin her türlüsünü reddetme ve Filistin halkının kendi meselelerini özgürce yönetmesi gibi temel haklardan asla vazgeçmeyeceklerini vurguluyor. Bu hakları içermeyen herhangi bir anlaşma ya tamamen reddedilecek ya da içeride ciddi protestolarla karşılanacak.

2. Dış Vesayeti Reddetme

Direniş hareketleri, dışarıdan dayatılan ve halkın temel taleplerini görmezden gelen hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceklerini ifade ediyor. Filistin’in sesinin bağımsız, direnişçi ve güçlü olması gerektiği vurgulanıyor. Müzakere masasına bağımlı değil, güçlü bir duruşla oturulması gerektiği belirtiliyor.

3. Boş Kınamalardan Etkili Adımlara

Resmî kurumlar, Hamas gibi İslami hareketler, direniş grupları ve sivil toplum kuruluşları, yalnızca saldırıları kınamakla yetinmiyor; somut adımlar talep ediyor. Bu adımlar arasında koşulsuz saldırıların durdurulması, işgalin sona erdirilmesi, insani yardımların güvenli şekilde ulaştırılması, esir takası ve yıkımın onarılması gibi somut talepler yer alıyor.

Müzakere, Direnişle Paralel Yürümeli

Hamas ve diğer tüm direniş grupları, direnişle eş zamanlı müzakereyi savunuyor. Ancak müzakerelerin ön koşulsuz olması gerektiğini, özellikle İsrail’in Gazze’den çekilmesi, zorla yerinden edilenlerin geri dönüşü gibi şartlar sağlanmadan hiçbir anlaşmanın meşru olmayacağını ifade ediyorlar. Filistin halkının taleplerini göz ardı eden, tek taraflı veya zorlama şartlarla gelen hiçbir anlaşmanın anlamı yoktur.

Sivil toplum, medya ve kanaat önderleri de bu süreçte önemli bir rol oynuyor. Sahadan gelen bilgilerle kamuoyu oluşturuluyor, yönetimlere baskı kuruluyor ve Filistin’in haklı talepleri görünür kılınmaya çalışılıyor.

Müzakerelerin Stratejik Önemi ve Şartları

Filistin direnişi, müzakereleri bütünüyle reddetmiyor, ancak müzakereyi nihai hedef olarak değil, bir araç olarak değerlendiriyor. Bu araç, İsrail’in tamamen çekilmesini, işgalin sona ermesini ve halkın haklarına kavuşmasını sağlamalı. Aksi hâlde müzakereler, direnişi zayıflatma çabasından öteye gitmeyecektir.

Müzakere sürecinde şu temel şartlar öne çıkıyor:

  • Saldırıların tamamen durdurulması

  • Zorunlu göçün reddi

  • Filistinlilerin topraklarında yaşama hakkının güvence altına alınması

  • Esir değişimi ve şehitlerin teslimi

  • Koşulsuz insani yardımın güvenli biçimde ulaştırılması

Kaynak: masirahtv.net