Mısır’da siyasi mahkumlardan Guterres’e açık mektup: “Hayatta değiliz, ölümü bekliyoruz”

Badr 3 Cezaevi’ndeki siyasi tutuklular, BM’ye gönderdikleri mektupta “yaşamıyoruz, ölümü bekliyoruz” diyerek yardım çağrısı yaptı. Açlık grevleri, intihar girişimleri ve ağır ihlallerin ortasında kalan mahkûmlar, “Bizi ancak öldükten sonra ziyaret edebileceksiniz” sözleriyle dünya vicdanına seslendi.

Mısır’da siyasi mahkumlardan Guterres’e açık mektup: “Hayatta değiliz, ölümü bekliyoruz”

Mısır’daki siyasi tutuklular dosyasını yeniden gündeme taşıyan çarpıcı bir gelişmede, Badr 3 Cezaevi’nin 2. bölümünde tutulan onlarca mahkûm, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e açık bir mektup göndererek, “hücrelerde maruz kaldıkları yavaş ölüme” karşı acil müdahale çağrısında bulundu. Mahkumlar, sistematik ihlaller, sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılma ve dış dünya ile tam izolasyonun insanlık dışı bir tablo yarattığını vurguladı.

"İnsanlığımız duvarların ardında ezildi"

Mektupta, tutuklular yaşadıkları koşulların uluslararası insan hakları sözleşmelerine açıkça aykırı olduğunu ve bu uygulamaların cezalandırılması gereken birer suç teşkil ettiğini ifade etti. Mahkumlar, BM’ye etik ve hukuki sorumluluğunu yerine getirme çağrısı yaptı.

“Birleşmiş Milletler Şartı halkların ve haklarının yüceltilmesi için ilan edildi. Bizler ise insanlığımız duvarların ardında ezilmiş, tüm hakları elinden alınmış halklarız” ifadeleriyle başlayan mektup, sosyal medya üzerinden geniş yankı buldu.

Açlık grevi ve intihar girişimleri

Açık mektup, cezaevindeki protestoların ciddi biçimde tırmandığı bir dönemde yayınlandı. “Arabi21” haber sitesine konuşan insan hakları kaynaklarına göre, çok sayıda tutuklu süresiz açlık grevine başladı, en az 12 kişi ise kötüleşen koşulları protesto etmek amacıyla intihara teşebbüs etti.

Ayrıca, tutuklu bulunan ekonomist Abdullah Şehate'nin hücresinde battaniyelerini yaktığı, bunun üzerine tüm kişisel eşyalarının cezaevi yönetimi tarafından alındığı aktarıldı.

Kaynaklar, cezaevi yönetiminin cezalandırma amaçlı olarak 2. bölümdeki kanalizasyon sistemini kapattığını, bunun sonucu olarak hücrelerde böcek istilası ve kötü kokuların yayıldığını bildirdi. Mahkumlara günün büyük kısmında su verilmediği, verilen suyun ise yalnızca bir saatliğine ve sağlıksız derecede sıcak olduğu belirtildi.

Cezaevinde önde gelen isimler var

Badr 3 Cezaevi'nin 2. bölümünde eski bakanlardan akademisyenlere, milletvekillerinden siyasi parti temsilcilerine kadar Mısır’ın önde gelen siyasi ve entelektüel isimleri bulunuyor. Bunlar arasında:

  • Büyükelçi Muhammed Rifa’a el-Tahtavi – Eski Cumhurbaşkanlığı Divan Başkanı
  • Avukat İsam Sultan – Vasat Partisi Genel Başkan Yardımcısı
  • Dr. Muhammed el-Biltaci – El-Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
  • Dr. Ahmed Ebu Berke – Eski milletvekili ve hukuk profesörü
  • Mühendis Saad el-Husseyni – Eski Kafr eş-Şeyh Valisi
  • Avukat Usame Mursi – Merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin oğlu
  • Subhi Salih – 2011 ve 2012 anayasa komisyonlarının üyesi
  • Abdullah Şehate – Eski Maliye Bakanlığı danışmanı, ekonomi profesörü

Ayrıca Esad el-Şeyha, Hasan Malik, Usame Yasîn, Halid el-Ezheri, Hüsam Ebu Bekir, Mustafa el-Ğuneymi, Ahmed el-Beyli, Abdurrahim Muhammed, Mahmud Gazzalan gibi tanınmış isimler de tutuklular arasında yer alıyor.

“Biz burada yaşamıyoruz, ölümü bekliyoruz”

Tutuklular mektupta, “Güneşi görmemize, ailemizle iletişim kurmamıza, sağlık hizmeti almamıza izin verilmiyor. Bazılarımız, ailesinin hâlâ hayatta olup olmadığını dahi bilmiyor. Kimimiz on yılı aşkın süredir çocuklarını ya da torunlarını görmedi,” ifadelerine yer verdi.

Mektupta ayrıca, bazı mahkumların 80 yaşını geçtiği, tüm tutukluların ise "sadece ölümünü bekleyen iskeletler gibi" muamele gördüğü aktarıldı. Acı bir mesajla sona eren metinde şöyle denildi:

“Yakında bizi ziyaret edebileceğiniz bir yer bulacaksınız, o zaman artık ne izin gerekecek ne de engel... Ama biz size cevap vermeyeceğiz, çünkü artık hayatta olmayacağız.”

Uluslararası topluma çağrı: Sessizlik de bir suç

Siyasi tutuklular, Antonio Guterres’ten seslerini dünyaya duyurmasını talep ederek, "Uluslararası adalet, insanlığa karşı suç işleyenlerin yargılanmasıyla tamamlanır" dedi. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası insan hakları kuruluşlarına seslenen mahkumlar, ya serbest bırakılmayı ya da asgari insani koşulların sağlanmasını istedi.

Tutuklular, uluslararası toplumun süren sessizliğinin artık etik bir suça dönüştüğünü vurgularken, insan hakları örgütleri Mısır’daki cezaevlerinde yaşananları “insanlığa karşı suç” olarak nitelendiriyor. Bu koşulların devam etmesi halinde yeni bir insani felaketin kapıda olduğu uyarısı yapılıyor.

Kaynak: arabi21.com