Almanya’da Müslümanlar İslam düşmanlığının artmasından rahatsız

Almanya’da Müslümanlar, ülkede artan İslam düşmanlığına ilişkin gelişmelerden rahatsızlık duyuyor.

Almanya’da Müslümanlar İslam düşmanlığının artmasından rahatsız

Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt açıkladığı Federal Kriminal Dairesinin (BKA), "2024 Siyasi Saikli Suçlar Raporu"nu raporuna göre nefret suçları 2023’e kıyasla yüzde 28 arttı ve 21 bin 733’e yükseldi.

Raporda, bu artışın önemli bir kısmını İslam düşmanlığına yönelik suçların oluşturduğu görüldü.

Almanya’da 2024’de İslam düşmanlığı suçları 2023’e göre yüzde 26,3 arttı ve 1848 olarak tespit edildi. 2024 yılında 79 camiye yönelik saldırı gerçekleştirildi; bu sayı, 2023’te 70 olarak kayda geçmişti.

2024’te yabancı düşmanlığı suçları da bir önceki yıla göre yüzde 29,1 artarak 19 bin 481’e yükseldi. Bu suçların yüzde 74,8’inin aşırı sağcılar tarafından işlendiği belirlendi.

Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici ve Almanya Merkez Konseyi Genel Sekreteri Aladdin Beiersdorf-El Schallah, ülkede artan İslam ve yabancı düşmanlığına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Kesici, Almanya’da uzun yıllardır Müslüman ve İslam düşmanlığı ile Müslümanlara yönelik şiddetin arttığını vurgulayarak “Biz bunu daima dile getirdik. Gerçekten bir şeyler yapılması gerek. İnsanlar artık kendilerini burada rahat hissetmiyor. Müslümanlar akşamları bazı bölgelere gitmemeye çalışıyorlar.” dedi.

Özellikle kadınların toplu taşıma araçlarını düşünerek kullandığını ve bir yerden diğer bir yere yalnız gitmemeye çalıştıklarını ifade eden Kesici, “Bu da şunu gösteriyor; Almanya, Müslümanlar için çok da rahat bir yer olmaktan çıktı.” diye konuştu.

Müslüman düşmanlığı ciddiye alınmalı

Kesici, Almanya’da Müslüman ve İslam düşmanlığının yeni bir olgu olmadığını belirterek “Bunun, Almanya'da aslında çok uzun bir tarihi var. 2000’li yıllardan itibaren Müslüman düşmanlığın arttığını söylememize rağmen bunu çok ciddiye almadılar.” değerlendirmesinde bulundu.

İslam ve Müslüman düşmanlığına ilişkin sayıların yüksek olmasına rağmen küçük tutulmaya çalışıldığını ifade eden Kesici, bu konuda hazırlanan raporun ve rapordaki önerilerin ciddiye alınmadığını kaydetti.

Müslümanların sıkıntılarının ele alınmadığını vurgulayan Kesici, “Müslümanlar söz aldığı zaman uluslararası terör ve Gazze meselesi ortaya atılıyor. Ancak Müslümanların burada çektiği çileleri ve problemleri göz ardı ediyorlar ve öyle bir şey oldu ki gerçekten konuşacak bir zemin de kalmadı bu konuda.” ifadelerini kullandı.

Kesici, Almanya’da yetişen Müslümanların kendilerini Almanya’ya ait hissetmediğine işaret ederek “İlginç yanı, burada üçüncü ve dördüncü nesil bile artık Türkiye'ye veya Arap ülkelerine gitmeyi düşünüyorlar. Türkiye ve Arap ülkelerini sadece gezilerden ya da annelerin, babalarının anlatmalarından bilmelerine rağmen istikbalini orada görüyorlar. Bu da endişe verici.” diye konuştu.

Almanya’da Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında kurulan hükümetin hazırladığı koalisyon protokolünde Müslümanlara yönelik çok fazla bir şeyin yer almadığına işaret eden Kesici, “Eğer varsa da o zaman da aşırılık ve önleyici tedbirler başlığı altında yer alıyor. Bu da şunu gösteriyor; Müslümanlar bu ülkenin bir parçası olarak görülmüyor.” dedi.

Müslüman ve İslam düşmanlığına karşı projelerin yürütülmesi gerektiğini, ancak bu konuda hükümetin maddi desteği kestiğini anlatan Kesici, Almanya’da hemen hemen tüm partilerin Müslümanlara karşı sert bir dil kullanmaya başladığını belirtti.

Kesici yeni hükümetin Müslümanlarla diyaloğa girme konusunda hazır olduğunu düşünmediğini ifade ederek şöyle devam etti:

“Eğer İçişler Bakanlığına bakacak olursak hem bakanın kendisi hem de müsteşarlarının son dönemlerde ve son yıllarda özellikle de Müslümanlara karşı söylediklerini de göz önünde bulunduracak olursak aslında eskisinden daha kötüye gideceği hissi var bizde.”

Alman hükümetinin Müslüman derneklerle diyalog içinde olması için yapılan Almanya İslam Konferansı’nın yapısının da değiştiğine işaret eden Kesici, eskiden büyük toplantıların düzenlendiğini ancak son dönemde bu konferansın alt düzeyde yapıldığını ve Müslümanların temsilcilerinin önemli rol oynamadıklarını veya çoğunun konferansa davet edilmediğini kaydetti.

"Müslümanların kolektif olarak suçlanması endişe verici"

Almanya Merkez Konseyi Genel Sekreteri Beiersdorf-El Schallah da ülkede İslam ve yabancı düşmanlığının artmasının sarsıcı bir gelişme olduğunun altını çizerek, “Bunun ne olduğu net bir şekilde tanımlanmalı; toplumumuza ciddi bir saldırıdır.” değerlendirmesini yaptı.

Beiersdorf-El Schalleh, Müslümanlara yönelik suçlardaki artışın endişe verici olduğunu belirterek, bu artışın toplumdaki söylem ile medya ve siyasetin yozlaşmasından kaynaklandığını dile getirdi.

Müslüman karşıtı ırkçılığın sistematik olarak önemsizleştirildiğini veya görülmediğini vurgulayan Beiersdorf-El Schallah, partilerin Federal Meclis’te Müslüman karşıtı nefrete karşı mücadele etmek yerine kimin daha fazla göçmen ve Müslüman karşıtı olabileceği konusunda yarıştığını söyledi.

Beiersdorf-El Schallah, “Özellikle 7 Ekim 2023 sonrası söylemin, Almanya'daki Müslümanların kolektif olarak suçlanmasına yol açması endişe vericidir.” dedi.

Başka araştırmaların Müslümanların veya görünüşlerinden dolayı Müslüman olarak algılanan kişilerin yüzde 80’nin Müslüman karşıtı ırkçılıkla karşı karşıya kaldıklarını ortaya koyduğunu aktaran Beiersdorf-El Schallah, “(Müslümanlar arasında) Hissedilen durum korku, yılma ve direnç göstermeyle şekilleniyor. “ ifadelerini kullandı.

Birçok Müslümanın resmi dairelerde ve sokakta ayrımcılığa uğradığını anımsatan Beiersdorf-El Schallah, “Başörtüsü takmak veya ramazan ayında oruç tutmak gibi dini uygulamaların genel olarak aşırıcılıkla eş tutulduğu çok sayıda vaka var.” bilgisini aktardı.

Beiersdorf-El Schallah, Müslüman karşıtı ırkçılığın yapısal ve siyasi bir sorun olarak kabul edilmesi ve bununla kararlı bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak “Biz de buraya aitiz ve artık İslam'ın Almanya'ya ait olup olmadığı sorusu sorulmamalıdır.” diye konuştu.