CHP ve DEM'lilerin komisyonu terk ettiği konuşmanın Meclis tutanaklarına geçen tam hali
“Terörsüz Türkiye” çalışmaları kapsamında TBMM’de devam eden komisyon toplantıları devam ediyor. 11. toplantısını yapan komisyonda bugün iş dünyasından isimler ile medrese ve alimlerden de bazı isimler konuştu. Konuşmacılar arasında yer alan Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Şimşek konuşmasını yaptığı esnada CHP ve DEM Partili vekiller taşkınlık çıkarıp komisyonu terk etti. Konuşmanın Meclis tutanaklarına yansıyan halinin tamamı ortaya çıktı.

Meclis tutanaklarına geçirilen konuşmanın tam hali:
Şimdi İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Beşir Şimşek'e söz veriyorum. Buyurun.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK –
Euzubillahimineşşeytanirracim.
Bismillahirrahmanirrahim.
Sayın Başkan, Komisyonun Değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu hayırlı çalışmanın başarılı sonuçlar vermesini, sorunlarımızın hak ve adalet temelinde çözüme kavuşmasını, kardeşliğimizin pekişmesini, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum. Bize bu imkânı verdiğiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; hepimizin bildiği gibi, Kürtler ve Türkler bin yılı aşkındır kardeşçe yaşadılar, beraber yaşadılar; İslam'ın birleştirici ruhuyla aynı coğrafyayı paylaşmış, aynı değerler uğruna mücadele vermiş, aynı idealler uğruna yol yürümüş, ortak acılar ve sevinçlerle yüzyıllar boyu bir kader birliği oluşturmuş iki kadim millettir. Selçuklu döneminde Türk ve Kürtler Haçlılara karşı beraberce mücadele etmişler; Salâhaddin Eyyubî'nin hem Kürt hem de Türk dünyasının ortak kahramanı olduğunu hepimiz iyi biliyoruz. Yavuz Sultan Selim'le beraber Çaldıran Savaşı'nda beraber yer almışlar, kahramanlıklar ortaya koymuşlar; Kurtuluş Savaşı sırasında Kürtler ve Türkler birlikte işgale karşı mücadele etmişler; aynı şekilde, yakın tarihe kadar Çanakkale'de ve her cephede daima Kürtler ve Türkler omuz omuza vererek bu ülkeyi beraber korumuş, bu ülkeye beraber sahip çıkmışlar; aynı mescitte saf tutmuş, aynı kıbleye dönmüş, aynı ibadeti beraber yapmışlardır. Sonuç olarak yüzyıllar boyunca Türk ve Kürt halkı devletin sahibi ve eşit vatandaşı olarak yan yana yaşamış, aynı orduda omuz omuza savaşmış ve dediğimiz gibi, beraberce bir hayat yaşamışlar. Hatta Osmanlı'nın son dönemlerinde diğer kavimler bağımsızlık, Osmanlı'dan ayrılma kararı alırken bile özellikle Kürt halkı, Osmanlı yani Türkler, İslam'a hizmetkâr oldukları müddetçe böyle bir ayrılığın uygun olmadığı ve bu kardeşliğin devam etmesi gerektiği hususunda karar almışlar ve devam etmişlerdir kardeşliklerine. Yani kendi bağımsızlıklarını değil, ümmetin birliğini, bütünlüğünü esas almışlardır. Ancak hepimizin de bildiği gibi Osmanlı Devleti'ndeki son dönemlerdeki bu Batılılaşma temayülü, İttihat Terakki'nin birtakım yanlış politikaları ve cumhuriyetle beraber benimsenen resmî ideoloji ve bu doğrultudaki politikalar maalesef hem Osmanlı Devleti ile hem de cumhuriyetin yeni rejimi ile Kürtler arasında sorunların yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Kürt kimliğinin inkârı ve Kürtlerin varlığının yok sayılması, dillerinin yasaklanması, Türkleştirme, asimile etme, zorla tehcir ve katliamlar maalesef bin yıllık kardeşliğe zarar vermiştir ve sorun orada başlamıştır. Aslında bu kısa izahattan bugün aradığımız çözümün ne olduğu da ortaya çıkıyor. Hepimiz konuştuğumuz zaman bin yıllık bir kardeşlikten bahsediyoruz ve ben burada hepimize soruyorum: Bu bin yıllık kardeşliğin harcı neydi? İslam değil miydi? İslam'dan başka bir şey mi vardı? Hayır. Peki, o harç, o duvarın taşlarını, tabiri caizse Kürtleri ve Türkleri bir bedenin organları gibi sağlam kılan, Peygamber Efendimiz'in ifadesiyle bir binanın birbiri içine girmiş taşları gibi o İslam binasını, ümmet binasını ayakta tutan o harç bu tür yanlış girişimlerle söküldükten sonra ne oldu? O muhteşem saray yavaş yavaş zedelendi ve yıkılmaya yüz tuttu, bugünlere geldik. O zaman çözüm belli, o zaman aslında çok şey konuşmaya da gerçekten gerek yoktur çünkü biz bunun tecrübesini yaşamışızdır. Nasıl kardeş olduğumuz ortadadır ve nereden, neyi yaptığımız zaman kardeşliğimizin zarar gördüğü da ortadadır. Çok fazla bir felsefe yapmaya, farklı kapıları çalmaya kanaatimce gerek de yoktur çünkü biz Müslüman'ız, bizim inancımız bize bunu emrediyor. Bakın, belki sohbetimin sonunda okuyacağım ayetikerimeler ve o konuyla ilgili Peygamber Efendimiz'in tespitleri, İslam ulemasının tespitleri zaten gerçekten en kısa ve en sağlıklı çözümün ne olduğunu bize gösterecektir. Aslında hepimiz biliyoruz, tekrar beraber hatırlamış olacağız. Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; dolayısıyla, şimdi, bu zararlardan yani zarar gördüğümüz bu sebeplerden bir an önce hepimizin vazgeçmesi lazımdır. Şimdi, devlet adına kimi yapıların devletin gücünü, imkânlarını eline alarak yanlışlar yaptığını biz biliyoruz ama aynı zamanda Kürt halkı adına ortaya çıktığını iddia eden PKK'nın da aslında Kürt halkı adına değil, tam tersine Kürtlere büyük zararlar verdiğini de biliyoruz yani dolayısıyla gerek devlet adına, devletin imkânlarını kullanarak suistimal eden ve yanlışları yapanlar olsun gerekse Kürt halkı adına ortaya çıkıp bir mücadele içerisine giren yapılar olsun ikisi de kime zarar vermiştir?
Kürtleri ve Türkleri ayakta tutan o sağlam binaya zarar vermiştir. Ben, burada, iddiayla söylüyorum. Evet, devlet adına büyük yanlışlar yapıldı, az önce ifade ettiğim gibi. Yani Kürtlerin yok sayılması, tehcire zorlanması, dillerinin efendime söyleyeyim inkâr edilmesi, Kürtlerin de aslında Türk olduğu gibi gibi, bölgenin dağlarına, taşlarına "Ya sev, ya terk et." Her sabah okullarda çocuklara "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." gibi maalesef yanlışlarla evet, bir fitneye sebebiyet verildi fakat PKK gerçekten hiçbir zaman bu Kürtler adına bir iş yapmamıştır. PKK, devletin polisiyle, askeriyle ne kadar bir çatışma içerisine girmişse bir o kadar da Kürt halkına belki daha büyük zararlar vermiştir, ya, bu bir hakikattir. Bakın, ben size bazı örnekler vermek istiyorum. O yüzden diyorum ki, biz diyoruz ki bu işin sağlıklı gidebilmesi için çözümün doğru olması lazımdır. Sanki, burada, PKK bütün Kürt halkının gerçek temsilcisiymiş gibi eğer bir iş yapılacaksa bu yanlıştır. Bakın, örnek veriyorum. Susa, Silvan'ın Susa köyü, Türkçesiyle Yolaç köyü, 3 kilometre, bilemediniz 5 kilometre bir mesafededir ve asker kıyafeti giyerek militanlar camide namaz kılan imamla beraber yatsı namazını kılan cemaatin ellerini bağlıyor, caminin avlusunda hepsini kurşuna diziyor ve "Allah" diye bağıran o insanlara "Hadi Rabb'iniz gelsin, sizi kurtarsın." diyor. Bunların içerisinde şehit edilen, katledilen 4'ü kardeştir, 4 kardeşten 2'si nişanlıdır. Dede, baba ve torun bunların içerisindedir ve bunlar imkânsızlıklar içerisinde hastaneye gidiyor, kimi yaralılar da hastane yolunda hayatını kaybediyor. Ben, şunu diyorum, iddiayla söylüyorum, PKK Kürt halkının inancına savaş açmıştır. Devlet büyük yanlışları yapmış, devlet adına çalışan kimi yapılar ama PKK Kürt halkının inancına önce savaş açmıştır. Onlarca imam bölgede katledilmiştir ve hepsi katledilirken halka ajan olduğunu, hain olduğunu hatta asker olduğunu söylemişlerdir ama ben burada soruyorum: Her ne hikmetse bölgede, PKK eliyle katledilen bir gayrimüslim hain çıkmamıştır. Ben demiyorum onları öldürsünler ama niye özellikle alimler katlediliyor? Neden kanaat önderleri, toplumu ayakta tutan, bir arada tutan "aqilmend"ler katlediliyor? Camiler basılıyor, mukaddesatlara savaş açılıyor. Bakın, Peygamber Efendimiz'in hicretinden yirmi sene sonra Kürtler İslam'a kendi iradeleriyle girmiştir. Bu halkı Marksist-Leninist bir zihniyetle, inancından koparmak Kürtlerin hangi faydasına hizmet ediyor? Kürtlerin en büyük özelliği namustu ama namus ayaklar altına alınmıştır PKK'nin efendime söyleyeyim, girişimleri sebebiyle. Bakın, ben size birkaç örnek vereyim. PKK'nin bölgede yaptığı katliamlar. Ben, bunu söylerken sadece sanki bu işin sorumlusu PKK'dir demiyorum. Örnek vereceğim, hem devlet adına, bu katliamları yapanları da zikredeceğim. Bakın, Şırnak'ın Kasrik ilçesi şu anda Cizre ile Şırnak arasında bir derededir, bir beldedir ve oraya PKK baskın yapıyor, 4'ü kız olmak üzere 14 kişiyi çadırlarda yakarak öldürüyor. Kürt halkına hizmet eden bir yapı bunu yapar mı? Yine, bakın, size söylüyorum: Koçbeyi, Banibotyan, şimdi, oradaki insanlar burayı bilir, gidin Şırnak'a sorun, bunların hepsini bilirler. Rıfati Keleş 100 yaşındadır. 17 kişi bebeklerle beraber katlediliyor, kadınlar bebekleriyle beraber katlediliyor hatta burada o kadınlar katledilirken birisi sac ekmeği yapıyor ve o kadının bebeği -bakın, bunlar hikâye değildir, şüphesi olan gitsin bunu araştırsın; ben yer söylüyorum- 1,5 yaşındadır, o ateşin üstündeki kızmış sacın üstüne konuluyor ve o çocuk annesinin gözü önünde ciyak ciyak ederek ölüyor, ondan sonra annesi kurşuna diziliyor. Yine, bakın, başka bir şey vereceğim: Goyan aşiretinden birisi PKK'ye katılmış zamanında, sonra pişman olmuş ve bu adam kaçarken yanındaki arkadaşlarını da öldürmüş, kaçmış. Bunun üzerine PKK talimat vermiş, bu aşiretten hiç kimseyi nerede görürseniz görün, affetmeyin. Hatta şunu söylüyor, diyor ki: "Bu aşiretten bir kadın bir başka köye gelin de gitmişse onu orada öldürün. Ve bundan dolayı Dirgen köyüne baskın yapılıyor, Şırnak'ın Dirgen köyüne baskın yapılıyor. Yine, burada 18 kadın, çocuk, yaşlı insan katlediliyor ve bu köyde bu aşiretten gelin gelen bir kadın var, birileri bunları ihbar etmiş. "Şu aşiretten burada bir gelin olması lazım." diyor. Kaynanası biliyor ne olacak diye, "Benim." diyor. "Hayır, sen yaşlısın, bu genç olması lazım." ve gidiyor, bir iki gün, yeni doğum yapmış kadın daha yatağında iken bebeği yanında, nefretle bebeği duvara çarptırılıyor, çocuk orada parçalanarak ölüyor, ondan sonra annesi katlediliyor. Kürtlerin hayvanlarına bile kastedildi, Kürtlerin hayvanlarına. Bakın, ben size hep şey vereceğim. Bakın, yer Sarıyaprak Pervari, bu köyün hayvanları bir yerde kıstırılıyor, 700-800 sayıda hayvan ve hepsinin boynuna, başına sopalarla vurularak öldürülüyor. Köylü bana söyledi, dedi: "Vallahi bir sene sonra bile insan oraya gidemiyordu. Uzaktan baktığınız zaman sanki o hayvanlar, hepsi canlıdır, orada bekliyor." Hem kokudan hem yünün işte oralara dağılmasından. Ben bunları artırabilirim. Bakın, Mele Abdurrahman benim yakın köyümden bir köyde, Gercüş'ün çalışkan köyü, Heştuwan köyünün fahri imamıydı, yeni evliydi, hanımı ilk çocuğuyla hamileydi; her şeyiyle tanıdığım bir insan ve bu adam köyde imam iken PKK'ye sırf zihin olarak uygun değil diye geliyor, hanımının yanında alınmak istiyor. O da biliyor, öldürülecek. Hanımının yalvarmasına rağmen orada hanımının gözü önünde katlediliyor ve hiç kimse, köylüler "Benim imamıdır." deyip adamın yanına, cenazesine bile dokunamıyorlar, ertesi gün kendi köylüleri -onlar da komşudur- gelip cenazesini alıyor ve yine, oraya yakın, Dargeçit'e bağlı Zewike köyünden bu imamın aynı yaştaki, Mele Ramazan ismindeki medrese arkadaşı onun taziyesine gitti diye -kendi babasının köyünün imamıydı- ertesi gün, taziyeden döndüğü gibi, köyden babasının dizinin dibinden alınıyor ve katlediliyor. Şimdi ben size soruyorum: Gerçekten PKK sadece devletle mi çatıştı? Hayır. Kürt halkıyla daha fazla çatıştı; hatta, Kürt halkının örfünü yok etti, namusunu yok etti, Kürt halkının adetlerini, gelenek göreneklerini değiştirdi. Bugün Kürtlerde artık bunlar kalmamıştır. Fakat, maalesef, bunun müsebbibi de devlet adına devletin imkânlarını elinde tutan kimi yapıların çanak tutmasıdır. Asker köye militan, efendime söyleyeyim, elbisesiyle giriyor, misafir oluyor, onlar da militan sanıp korkudan yemek veriyorlar. Ertesi gün, devlet adamın kapısına geliyor "Sen dün militanlara şu, şu, şu yemeyi verdin." diye işkence ediyor, cezaevine atıyor. PKK asker kıyafetiyle köy basıyor, cami basıyor. Bu şekilde, Kürt halkı karşılıklı iki cendere arasında sadece ezilmiştir.
Yani, bakın, bu misaller çoktur, bende çoktur; hepsi kayıtlı, tarihli. Ben 60 yaşındayım ve o bölgenin insanıyım. Ancak ben bunları niye anlatıyorum? Şunu anlatmaya çalışıyorum: Yani, devlet ile PKK arasındaki bu çatışmadan aslında Türk halkı ile Kürt halkını ayırmak lazımdır. Bu kadar vahşetlere, katliamlara rağmen, bakın, mesela, devletin yaptığı bir katliamı anlatıyorum: Muş'un bir beldesinde, Altınova beldesinde, 2 militan köye gidiyor diye takip ediyorlar ve neticede oraya giriyor. Ne oluyor? Köyü kuşatıyor ve o köyden bir evdeki bir çocuk -sonra karakol komutanı bunu söylüyor. Bakın, tutanaklarda var, kitap hâline gelmiş bunlar- zafer işareti yapmış diye sabahın üçüne kadar bekliyorlar ve o evin reisiyle beraber -hanımı hamile- 8 insanı ataşe veriyor -bakın, bunu asker yapıyor- ve o çocuklar ateşten kaçmaya çalışırken köy bunu görüyor. Hatta bu ailenin bir kızı gelindir.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sizi buraya askere, polise, devlete hakaret edin diye çağırmadık!
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Bitireceğim. Bu ailenin bir kızı gelindir ve bu çocukları kurtarmaya çalışıyor, asker izin vermiyor.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Biz sizi davet ettik de askere, polise, devlete hakaret edin diye çağırmadık.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Hayır, hakaret etmiyorum.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Ne yapıyorsunuz?
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Bakın, bir şey yapılacaksa, bir barış yapılacaksa yapılan yanlışların görülmesi lazım. (Gürültüler)
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Sayın Şimşek...
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - Barış böyle olmaz!
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Arkadaşlar... Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Evet, bitiriyorum.
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - Bu faşist dille barış yapılır mı!
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Sayın milletvekilleri... (Gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Buraya kadar tahammül ettiysek...
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Sayın Şimşek, toparlayın lütfen.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Evet, toparlıyorum.
(Gürültüler)
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Değerli arkadaşlarım...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Siz kan döktünüz, kandan besleniyorsunuz!
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Sayın Oluç, müsaade eder misiniz.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Sayın Başkanım, devam ediyorum.
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Lütfen tamamlayın.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Neticede, eğer yanlışlar yapılmamış olsaydı o zaman bizim burada...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Allah belanızı versin!
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - Barışa böyle mi hizmet edecekler!
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Şimdi, değerli arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sayın Başkan, bunlar bizi öldürmeye çalıştılar. Bizzat beni ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bu utanç verici Sayın Başkan.
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Müsaade eder misiniz. Değerli arkadaşlar, burada, prensip...
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - Biz bunu...
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Cengiz Bey... Cengiz Bey... Değerli arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Ben çözüm önerilerimizi söylemek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Sayın Şimşek, müsaade eder misiniz.
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - Geçmişi kaşıyarak...
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Burada, en başından itibaren şöyle bir karar aldık, herkes kendi görüşünü anlatmakta serbesttir. Ancak geçmişi karıştırarak geçmişin acıları üzerinden burada bir siyaset yapılmayacak.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Kendilerini aklamaya çalışıyorlar ya.
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Dolayısıyla, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - En büyük Kürt düşmanı sizsiniz! Kürtlerin başına bela olan sizsiniz! Size pabuç bırakmayacağız!
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Cengiz Bey, müsaade eder misiniz.
CENGİZ ÇİÇEK (İstanbul) - Bir de kalkmış, buraya gelmiş!
BAŞKAN NUMAN KURTULMUŞ - Müsaade eder misiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sayın Başkan, diline dikkat etmesi lazım. Biz onları tanıyoruz, çok iyi tanıyoruz.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Müsaade eder misiniz, bir bırakın...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Ben onların elinden kurtuldum, domuzbağıyla öldürmeye çalıştılar.
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Değerli arkadaşlar... Şimdi, tekrar söylüyorum, şimdi daha sakin bir şekilde söylüyorum, bu Komisyonda daha başından itibaren şöyle bir prensip kararı aldık: Çok zor bir meselenin çözümüyle ilgili çok büyük mesafe alındı. Herkesin kullandığı dile, üsluba dikkat etmesi en önemli şartlardan birisidir. Tabii ki elli yıllık bir süreçten bahsediyoruz, büyük acılar yaşandı. Bu büyük acıların her birinin üzerine gitmek, bu acıları deşmek, bunların üzerinde konuşmak çözüme en ufak bir fayda sağlamayacaktır. Dolayısıyla, prensip olarak dedik ki: Bunları geride bırakalım. Hatta sizin oturduğunuz bu masanın bir tarafında şehit aileleri oturdu, gazilerimiz oturdu, bir tarafında da barış anneleri oturdu. Herkes şunu söyledi: "Biz evlatlarımızı şehit verdik ama barış sağlanacaksa geçmişte yaşadıklarımızı gömmeye hazırız." Bir başkası da dedi ki: "Biz artık evlatlarımızı gömmek değil, silahlarımızı görmek istiyoruz." Böyle olumlu bir şekilde yürüyen süreçte ısrarla bugüne kadar asla geçmişte yaşananların gündeme getirilmemesini, bunların üzerinden yeni bir siyasi polemiğin ortaya çıkarılmamasını ve ayrışmayı sağlayacak birtakım gelişmelere imza atılmamasını temin etmeye çalıştık. Lütfen sözlerinizi tamamlamanızı istirham ediyorum.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Şimdi şüphesiz ki benim burada bunları söylememdeki kastım yapılan yanlışların tekrar edilmemesidir ve gerçekten Kürt ve Türk halkının kardeşliğinin bin yıllarca daha devam etmesidir. Biz Müslüman'ız, Allahutaala bize "Hep beraber Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılmayın." diye buyuruyor. Fitneyi Allahutaala haram kılmıştır. Yine, Rabb'imiz "Müminler kardeştir, o hâlde kardeşlerinizin arasını adaletle ıslah edin, barış yapın." diyor. Yine, Allahutaala müminlere "İki taife birbirleriyle savaştığı zaman, kavga ettiği zaman onların arasına adaletle girin ve sulh yapın." diyor. Peygamber Efendimiz hiç kimsenin kimseden üstün olmadığını şu sözleriyle beyan ediyor: "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Bir Müslüman'a Müslüman kardeşinin kanı da malı da helal olmaz. Ey insanlar, Rabb'imiz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a üstünlüğü yoktur. Kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenlinin üzerine üstünlüğü yoktur; üstünlük ancak takvadadır." Üstat Bediüzzaman "Türkler ve Kürtler etle kemik gibi iç içe geçmiştir, birbirinden ayrılması mümkün değildir. Ey Türk kardeş, bil ki senin hakiki kardeşin Kürt'tür. Ey Kürt kardeş, senin hakiki kardeşin Türktür çünkü ikinizi birbirine İslamiyet ipi kopmaz, koparılamaz, koparılmamalıdır." diye buyuruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Tamamlayın lütfen. Buyurun.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Yani dinimiz kardeşliğimizi bize emrediyor, dinimiz vahdeti emrediyor, dinimiz barışı emrediyor. Allahutaala "Sulh her şeyden daha hayırlıdır." der. Dolayısıyla, bu çalışmanın bundan sonra da bu halkı birbiriyle beraber bir kardeşlik içerisinde binlerce yıl götüreceğini temenni ediyorum. Bakın, hâlâ komşudur Kürtler ile Türkler, hâlâ Kürtler ile Türkler birbirleriyle kız alıyor, kız veriyor, hâlâ birbirleriyle yaşıyorlar, hâlâ birbirleriyle ticaret yapıyorlar. Elhamdülillah, bütün bu acı tablolara rağmen Kürt halkı ve Türk halkı hâlâ bir bütünlük içerisindedir. Dolayısıyla, bundan önce yapılan yanlışlardan vazgeçilmesi ve bu halkın... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TBMM BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ - Tamamlayınız.
İSLAMİ TEBLİĞ TEDRİS İLİM HAREKETİ ADAMLARI DERNEĞİ (İTTİHAD) GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET BEŞİR ŞİMŞEK - Allahutaala hepinizden razı olsun. Umarım ki bu çalışma bunun için bir vesile olur, netice verir. Bunu temenni ediyorum. Beni dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. Allah razı olsun.