Gazze'deki manzara Fransız tarihçiyi şok etti: İsrail'in uluslararası basını neden engellediğini anlıyorum
Gazze'ye giren Fransız tarihçi Jean-Pierre Filiu, karşılaştığı manzara ile İşgalci İsrail'in uluslararası basının Gazze'ye girişini neden engellediğini anladığını anlattı.

Daha önce Gazze üzerine çalışan ve Aralık 2024'te İşgalci İsrail'in yoğun saldırıları altında Gazze'ye tekrar giren Fransız tarihçi Jean-Pierre Filiu, karşılaştığı manzara ile İsrail'in uluslararası basının Gazze'ye girişini neden engellediğini anladığını anlattı.
İşgalci İsrail'in Haaretz gazetesinin haberine göre, Filiu daha önce defalarca girdiği ve uzun süre kaldığı Gazze'de hiçbir yeri artık tanıyamadığını belirtti.
Filiu, Aralık 2024'te, İşgalci İsrail'den izin alarak Fransız doktorlarla birlikte İşgalci İsrail polisi eşliğinde Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı'ndan geçerek Gazze Şeridi'ne girdi ve burada Birleşmiş Milletler yetkilileri tarafından karşılandı.
Gazze'de bir ay geçiren ve 19 Ocak'taki ateşkes yürürlüğe girdikten birkaç gün sonra ayrılan Filiu, şahit olduklarını Mayıs 2025'te Fransızca olarak yayınlanan "Gazze'de Bir Tarihçi" isimli kitabında anlattı.
Moloz yığınına dönüşen şehirler
Gazze Şeridi'ne girdiğinde daha önce yaşadığı şehirdeki hiçbir şeyi tanımadığının, tüm referans noktalarının İşgalci İsrail tarafından yok edildiğinin altını çizen Filiu, bütün şehirlerin devasa bir moloz yığınına dönüştüğünü kaydetti.
Filiu, bildiği Gazze'nin artık olmadığını belirterek İsrail'in bölgeye uluslararası basının girişine niçin izin vermediğini şu sözlerle izah etti:
"Geçmişte Ukrayna'dan Afganistan'a, Suriye, Irak ve Somali'ye kadar birçok savaş bölgesinde bulunmuş olsam da, hiç, ama hiç böyle bir şey yaşamadım. Şimdi İsrail'in uluslararası basının bu kadar korkunç bir manzaraya erişimini neden engellediğini anlıyorum."
Sürekli İHA vızıltıları ve aralıksız bombardıman sesleri
Verdiği bir röportajda Gazze tarihi üzerine çalışan tek Avrupalı tarihçi olduğunu söyleyen Filiu, Gazze'de tarihin yok edildiğini dile getirdi.
Fransız tarihçi, Gazze'de bulunduğu bir aylık sürede, İsrail insansız hava araçlarının sürekli vızıltısının psikolojik etkisinin dayanılmaz bir hal aldığını, bu vızıltıya sürekli patlama seslerinin eklendiğini ve Gazze'de ölüm ile yaşam arasındaki çizginin çok küçük kararlara bağlı hale geldiğini vurguladı.
"Yetim trajedisi"
"Burası yerine oraya gitmek, şimdi uyumak yerine sonra uyumak" gibi basit kararların kimin öleceğini belirlediğine işaret eden 63 yaşındaki tarihçi, sevdiklerini kaybeden Filistinlilerin yas bile tutamadığını, ölenlerin cenaze töreni ve mezarının olmadığını, enkazların üzerine hayatını kaybedenlerin isimlerinin yazıldığını ve eğer çocuksa bir de küçük çizim yapıldığını ekledi.
Tarihçi Filiu, özellikle çocukların yürek burkucu durumuna dikkati çekerek, "Geçmişte Gazze'de üniforma ve okul çantalarıyla okul çocukları vardı. Bugün ise ölümün uğradığı sokak çocukları... Açık çöplüklerde küçük bir ateş yakıp biraz ısınmak için kağıt, karton, naylon kullanılabilecek bir şeyler arıyorlar. Kendilerinden daha büyük bidonları zar zor sürüklüyorlar." ifadelerini kullandı.
Saldırıların Gazze Şeridi'nin sosyal dokusunda da keskin bir bozulmaya neden olduğunu belirten Filiu, geçmişte birbiriyle her şeyi paylaşarak yüksek dayanışma örneği sergileyen toplumun, İşgalci İsrail'in neden olduğu açlık sebebiyle sadece hayatını kaybeden ve açlık çeken çekirdek ailesine odaklanmak zorunda kaldığını kaydetti.
Fransız tarihçi, İsrail saldırılarında çocukların ebeveynlerini kaybetmesinin ağır bir "yetim trajedisi"ne neden olduğunu, herkesin aynı durumda olmasından dolayı akrabalarının da eskisi gibi onlarla ilgilenemediğini ekledi.
Gazze'deki işletmelerin Aralık 2024 için yüzde 80'inden fazlasının faaliyet göstermediğini de kaydeden Filiu, Gazze Şeridi'nde geçirdiği dört hafta boyunca, güneydeki Refah ve Mevasi arasında gidip gelirken sadece bir kilometrekare alanda ortalama 33 binden fazla insanın yaşadığını hesapladı ve bu bölgeyi "çadır denizi" olarak tanımladı.
Filiu, bölgede susuzluğun neden olduğu felaketi, enfeksiyon ve hastalıkların neden olduğu ölümleri, hijyen sağlamanın imkansızlığını, hava şartlarının neden olduğu ölümcül sonuçları ve soğuktan donarak hayatını kaybeden bebekleri de anlattı.