İslam’a geçmek suç, Hinduizme dönmek serbest: Hindistan’da inanç çifte standardı
Racastan’da çıkarılan yeni yasa, dini dönüşümü suç haline getirerek inanç özgürlüğünü ciddi biçimde tehdit ediyor. Eleştirmenlere göre yasa, Müslüman kimliğini hedef alıyor ve “özgür vicdanı devlet gözetimine” sokuyor.
Hindistan’ın Racastan eyaletinde kabul edilen “Yasadışı Dini Dönüşümün Yasaklanması Yasası”, ülkedeki din değiştirme özgürlüğünü hedef aldığı gerekçesiyle tepkilere neden oldu. Yasaya göre, “izinsiz” ya da “yasa dışı” şekilde din değiştirenler için ömür boyu hapis, 1 crore (yaklaşık 12 milyon TL) para cezası ve mal varlığına el koyma gibi ağır yaptırımlar öngörülüyor.
Yasaya göre, başka bir dine geçmek isteyen bireyler, bu kararlarını 90 gün önceden bildirmek, kamu denetimine açık şekilde beyan etmek ve ilçe yargıcına “samimiyetlerini” kanıtlamak zorunda. Eleştirmenlere göre bu uygulama, özel bir vicdan eylemini aşağılayıcı bir bürokrasiye dönüştürüyor.
Yasanın “zorla dönüşüm” adı altında dini özgürlükleri kısıtladığını belirten muhalifler, “aşk cihadı” söylemleriyle Müslüman kimliğin hedef alındığını savunuyor. Özellikle Müslümanlarla yapılan karma evlilikler “şüpheli” ilan edilerek devlet denetimi altına alınıyor.
Raporlara göre, Racastan’da bugüne kadar zorla din değiştirme vakasına dair resmi kanıt bulunmazken, yasa Müslümanlar ve inancını değiştiren bireyler üzerinde caydırıcı bir baskı oluşturuyor. Dini dönüşümün “beyin yıkama” ya da “yabancı etki” olarak damgalandığı ortamda, Müslüman olan Hintliler toplumda gizli bir tehdit unsuru gibi görülüyor.
Özellikle kadınlar, bu yasanın en fazla etkilediği kesimlerden biri. Kadınların İslam’a geçişi çoğu zaman “aşk cihadı kurbanlığı” şeklinde yansıtılarak, kadınların iradesi sorgulanıyor ve sosyal baskı artırılıyor.
Yasanın muaf tuttuğu tek istisna ise “Ghar Wapsi” (Hinduizme geri dönüş) programları. Bu durum, “dine dönmeyi” yücelten, ancak İslam veya Hristiyanlığa geçişi suç sayan çifte standardın en açık örneği olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, yasanın “inanç özgürlüğünü korumak” yerine “inancı suç saydığını” belirtiyor. Hindistan Anayasası’nın 25. ve 26. maddeleri bireylere din değiştirme hakkı tanısa da, uygulamada devletin “vicdan denetçisi” haline geldiği eleştirileri öne çıkıyor.
Bir Müslüman olan yazar, “İslam’ı seçtiğimde huzuru bulduğumu sanmıştım. Ama ülkemde şüpheli olarak yaşamayı da seçmişim,” diyerek bu yeni yasanın, inanç özgürlüğünü değil, inananı cezalandırdığını söylüyor.



