Tekerlekli sandalyeli baba, çocukları için 'ölüm tuzaklarına' yiyecek almaya gidiyor
Katil İsrail'in saldırılarında iki bacağını da kaybeden 37 yaşındaki İbrahim Abduddayim ölüm tehlikesine rağmen çocuklarının karnını doyurmak için tekerlekli sandalyesiyle ABD-İsrail güdümündeki sözde insani yardım dağıtım noktasına gitmek zorunda kalıyor.

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya sakinlerinden olan 6 çocuk babası İbrahim, Gazze kentinin doğusuna göç etti ve şu an ailesiyle birlikte Şifa Hastanesi yakınlarında kurduğu bir çadırda yaşıyor.
İsrail'in uyguladığı sıkı abluka nedeniyle biri 10 günlük 6 çocuğunun ve eşinin karnını doyurmak, su ve yakıt ihtiyaçlarını gidermek baba İbrahim'in sorumluluğunda.
İbrahim, bunun için tekerlekli sandalyeyle de olsa Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Zikim bölgesindeki sözde yardım dağıtım noktalarına ya da aşevlerine gidiyor.
Çocukları için "ölüme" gidiyor
Çocuklarının karnını doyurmak için kendini tehlikeye attığını ifade eden baba, "Bir kutu konserve ya da bir kilo un için ölüme gidiyoruz. İster Zikim ister Netzarim (yardım dağıtımlarının yapıldığı noktalar) olsun fark etmez. Karnımızı doyurmak için ölümle burun buruna geliyoruz. Ben tekerlekli sandalyeye mahkum olmama rağmen bu noktalara gitmek zorunda kalıyorum." dedi.
Çocuklarının "Baba yemek istiyoruz deyince" mecburen gittiğini söyleyen İbrahim, "Şansım yaver giderse Zikim'den fasulye konservesi ya da bir kilo un getiriyorum. Getirirsem yiyoruz, getiremezsem başımızın çaresine bakıyoruz." diyerek bir lokma ekmek için katlandığı zorlukları anlattı.
Yardım dağıtım noktasından getirdiği fasulye konservesini eşiyle birlikte yaktıkları ateşte ısıtan ve çocuklarıyla birlikte yiyen İbrahim, her gün bakliyat, un, mercimek, pirinç ve makarna gibi şeyler yediklerini ve 2 yıldır bunları yemekten usandıklarını dile getirdi.
Yemek bulamazlarsa tuzlu su içiyorlar
Bazen aşevlerinden gidip yemek almaya çalıştığını bazen de komşudan ekmek istediklerini kaydeden baba, "Yiyecek bulursak yiyoruz yoksa tuzlu suyla öğünü geçiştiriyoruz. Mercimek yedikten sonra çocuklara hemen acıkmamaları için tuzlu su içmelerini söylüyorum." diye konuştu.
Tekerlekli sandalyeyle aşevlerine ve yardım dağıtım noktalarına gittiğini, su ve yakacak bir şeyler bulmanın bile bir işkence olduğunu söyleyen baba, "Ben bacakları olmayan bir adamım. Hasta çocuklarım var. Yemeğimiz, suyumuz yok. Çocuklarıma ne yiyecek ne de ilaç temin edebiliyorum." diyerek psikolojik olarak yaşadığı yorgunluğu dile getirdi.
Yeni doğan kızını "bakamam" diyerek hastaneden almak istemedi
Baba İbrahim, yaşadıkları zorlukların onu getirdiği noktayı ise şu sözlerle özetledi:
"Yeni doğan kızım 10 günlük, mamaya ve beze ihtiyacı var. Doğduğunda 1 gün hastanede kaldı, almak istemedim. İnsanlar bana bebeği almamı söyledi. Tamam alayım ama nasıl bakacağım. Ne kıyafeti var, ne maması, ne de bezi."
Gazze'de karın doyurmak zor iş
Nida Abduddayim ise eşinin Zikim'den kuru fasulye, bezelye, salça, bulgur, mercimek, pirinç ve un getirdiğini söyledi.
Bunların kendilerine 4-5 gün yettiğini sonrasında yeniden sözde yardım dağıtım noktasına gitmek zorunda kaldıklarını dile getiren Nida, "Bulursak yiyoruz, bulamazsak aç duruyoruz. Hayatımız bu şekilde geçiyor. Yemek bulmak, karın doyurmak zor iş. Ölüme gitmek demek. İnsanlar gidiyor bir daha dönemiyor, yaralanıyor ve sakat kalıyor. Ama insanlar çocukları için gitmek zorunda kalıyor." ifadelerini kullandı.