Uzmanlara göre İsrail'in Gazze'ye insani yardım gemisine müdahalesi hukuk ihlali

İşgalci İsrail ordusunun Akdeniz açıklarında uluslararası sularda ilerlerken baskın yaparak alıkoyduğu, Gazze'ye insani yardım götüren 'Madleen' gemisi ve 12 aktiviste yönelik müdahalesi, uluslararası hukukçular tarafından ağır hukuk ihlali olarak görülüyor.

Uzmanlara göre İsrail'in Gazze'ye insani yardım gemisine müdahalesi hukuk ihlali

Uluslararası hukuk uzmanları, işgalci İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan gemiyi uluslararası sularda durdurmasının hukuka aykırı olduğunu, bu eylemin savaş suçu niteliği taşıdığını belirtiyor.

York Üniversitesi Osgoode Hall Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Heidi Matthews ve Oxford Üniversitesinde misafir araştırmacı olan New York Üniversitesi Abu Dabi'den Doç. Dr. Jinan Bastaki, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, İsrail'in bu eyleminin uluslararası hukukun birden fazla alanını ağır şekilde ihlal ettiğini kaydetti.

"İsrail'in Gazze ablukası tamamen hukuksuz"

Dr. Matthews, İsrail'in gemiye müdahalesini Gazze ablukasının bir parçası olarak savunduğunu ancak bu ablukasının tamamen hukuksuz olduğunu belirtti.

Matthews, "İsrail, Gazze'ye yönelik yasal bir deniz ablukası çerçevesinde gemiye müdahale etme hakkı olduğunu iddia ediyor. Eğer abluka yasal olsaydı, teoride İsrail'in bunu uluslararası sularda uygulama hakkı olurdu. Ancak bu durum sadece belirli şartlar altında mümkün yani geminin gerçek bir tehdit oluşturması veya silah taşıyarak düşmanın savaş çabasına etkili katkı sağlaması gibi. Burada bunlar yok." dedi.

İsrail'in ileri sürdüğü koşulların mevcut durumda karşılanmadığını vurgulayan Matthews, "Bunlara ek olarak, İsrail'in Gazze ablukasının tamamen hukuksuz olduğu ve aslında ablukanın sivil nüfusu kasıtlı olarak açlığa mahkum etmek için tasarlandığı, bir tür toplu cezalandırma ve savaş suçu olduğu bu noktada oldukça açık." ifadelerini kullandı.

Matthews, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail'in açlığı savaş suçu olarak kullandığına dair makul gerekçeler tespit ettiğini hatırlatarak "Ablukasın kendisi yasal değil. Yasal olsa bile uygulanması için gereken koşullar karşılanmıyor. Dolayısıyla İsrail'in bu gemiyi durdurma hakkını uluslararası hukuk kapsamında başarıyla iddia edebileceği hiçbir gerekçe yok." diye konuştu.

İnsan haklarını koruma ve uluslararası hukukun üstünlüğünü savunmanın politik bir tercih olduğunu anlatan Matthews, "Madleen İngiltere'ye kayıtlı bir gemiydi, dolayısıyla İngiltere'nin bayrak devleti sıfatıyla kendi haklarını savunması gerekiyor." dedi.

İşgalci İsrail'in eylemlerinin insani yardımı suç haline getirmekten de ileriye gittiğini aktaran Matthews, şöyle devam etti:

"Bu sadece insani yardım faaliyetlerini suç haline getirme değil, ki o durumda bile usuli haklar vardır - kişiler hukuka uygun şekilde tutuklanır, mahkemede savunma hakları vardır. Ancak sözde ablukayı şiddet kullanarak uygulamak, insani yardım çalışanlarını ve aktivistleri saldırı hedefi haline getiriyor ki bu savaş hukukunun amaçladığının tam tersi."

Birden fazla uluslararası hukuk ihlali

Doç. Dr. Jinan Bastaki ise İsrail'in eyleminin birden fazla uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti. Bastaki, "BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, seyrüsefer serbestisini garanti ediyor ve açık denizlerde sivil ve barışçıl gemilerin durdurulmasını yasaklıyor." diye konuştu.

Bastaki, "Dördüncü Cenevre Sözleşmesi uyarınca insani yardımın serbest geçişine izin verme yükümlülüğü var. İnsancıl hukuk, insani yardım operasyonlarına müdahaleyi yasaklıyor. Yine UCM sivilleri açlığa mahkum etmeyi suç sayıyor. Bu kurallar denizdeki silahlı çatışmalara uygulanabilir. San Remo El Kitabı da açlığa neden olan ablukaları yasaklıyor." ifadelerini kullandı.

Soykırım niyetinin kanıtı

Bastaki "Bebek bezleri gibi küçük miktarda insani yardım taşıyan büyük olmayan bir gemiyi durdurup, içindekileri tutuklamaları... Bu soykırım kastının ve İsrail'in cezasızlığının kanıtı." değerlendirmesinde bulundu.

Gazze'nin 17 yıldan fazla süredir hukuksuz bir kuşatma altında olduğunu kaydeden Bastaki, "Daha önce de İsrail'in Gazze kuşatmasını kırmaya çalışan birçok gemiye müdahale ettiğini biliyoruz. Gördüğümüz şey sadece bir tekrar ve İsrail'in cezasızlığının daha fazla kanıtı. Hiçbir devlet buna karşı gerçek bir duruş sergilemiyor." değerlendirmesini yaptı.

Bastaki, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) Temmuz 2024'teki danışma görüşünde İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığının yasa dışı olduğunu ilan etmesinin ardından devletlerin yükümlülüklerini hatırlatarak "Devletlerin soykırımı önleme, uluslararası insancıl hukuk ihlallerini önleme yükümlülüğü var ancak çok az devletin bu yükümlülükleri ciddiye aldığını görüyoruz." dedi.

Hind Recep Vakfı gemiye saldıran İsrailliler hakkında İngiltere'de suç duyurusunda bulundu

Brüksel merkezli Hind Recep Vakfı, İngiliz bayraklı Madleen gemisine yönelik saldırı nedeniyle İngiltere Polisi Savaş Suçları Birimine savaş suçu sebebiyle şikayeti dilekçesi verdiğini açıkladı.

Hind Recep Vakfından yapılan yazılı açıklamada, saldırıyı gerçekleştiren İsrail Donanmasından Tümamiral David Saar Salama ve Şayetet 13 timi hakkında, İngiliz bayraklı Madleen gemisine uluslararası sularda müdahale edilmesi sebebiyle olduğu belirtildi.

Açıklamada İsrailli askerler hakkındaki suçlamalar arasında, kimyasal madde kullanımı, 12 silahsız sivili zorla alıkoyma, yasal haklarını ve konsolosluk erişimini engelleme, insani yardım malzemelerine ve kişisel eşyaları el koyma, onur kırıcı ve insanlık dışı muamelenin yer aldığı kaydedildi.

Açıklamada olayın 2010 Mavi Marmara baskınıyla hukuki benzerlikler taşıdığını belirterek BM İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara'ya yönelik saldırının hukuksuz olduğunu ortaya koyan raporuna atıfta bulundu.

Vakfın suç duyurusunda, İngiltere makamlarından, sorumlu İsrail deniz ve siyasi yetkilileri hakkında ceza davası açılması, Madleen yolcularından ifade alınması ve şüphelilerin tutuklanması için dosyanın savcılığa sevk edilmesi taleplerinin yer aldığı vurgulandı.