İhvan liderlerine yıllardır ziyaret yok: Badr 3 Cezaevi’nde sessiz infaz isyanı

Mısır’daki Badr 3 Cezaevi’nde çoğunluğu Müslüman Kardeşler (İhvan) liderlerinden oluşan 58 siyasi tutuklu, aile ziyaretlerinden yıllardır mahrum bırakıldıkları gerekçesiyle açlık grevine başladı. Aralarında Dr. Muhammed el-Biltaci ve Halid el-Ezheri gibi isimlerin bulunduğu tutukluların sağlık durumu hızla kötüleşirken, cezaevi yönetimi baskınlarla tüm kişisel eşyaları topladı.

İhvan liderlerine yıllardır ziyaret yok: Badr 3 Cezaevi’nde sessiz infaz isyanı

Mısır’daki Badr 3 Cezaevi’nde 20 Haziran’dan bu yana devam eden gelişmeler, insan hakları örgütlerini alarma geçirdi. Bir grup siyasi mahkûmun, aile ziyaretlerinden on yılı aşkın süredir mahrum bırakılmalarını protesto etmek amacıyla başlattığı süresiz açlık grevi genişliyor. Başlangıçta 10 kişiyle başlayan grev, her geçen gün artan katılımla devam ederken, mahkûmların sağlık durumlarının hızla kötüleştiği ve insani bir felaketin eşiğinde olunduğu belirtiliyor.

İhvan liderleri grevin başında

Eylemin merkezinde, çoğunluğu Müslüman Kardeşler (İhvan) liderlerinden oluşan 58 tutuklunun bulunduğu Badr 3 Cezaevi’nin 2 No’lu koğuşu yer alıyor. Aralarında Dr. Muhammed el-Biltaci, Dr. Abdurrahman el-Berr, eski bakan Halid el-Ezheri ve avukat Usame Mursi gibi tanınmış isimlerin bulunduğu tutuklular, yaşlarının ilerlemiş olması ve kronik hastalıkları nedeniyle ciddi risk altında.

Mahkûmlar, yalnızca ailelerini görme, açık havaya çıkma, tedavi hakkı ve insani muamele gibi temel haklarını talep ediyor. Ancak cezaevi yönetimi, bu talepleri doğrudan Ulusal Güvenlik Kurumu’nun talimatıyla reddetti. Tepki olarak bazı mahkûmlar, kameraları kapatarak sembolik bir protesto başlattı.

Baskınlar, eşyalar ve Kur’an-ı Kerimlerin toplanması ve intihar girişimleri

Cezaevi yönetimi ise buna, mahkûmların hücrelerini basarak tüm kişisel eşyaları, hatta Kur’an-ı Kerim nüshalarını bile toplamak suretiyle karşılık verdi. Mahkûmlara yalnızca cezaevi kıyafetleri bırakıldı.

Bu süreçte moral çöküntüsü yaşayan bazı mahkûmlar art arda intihar girişiminde bulundu. Son iki haftada 15 intihar girişimi yaşandığı bildiriliyor. Bu vakalardan en dikkat çekici olanı ise, müebbet hapis cezası alan Ahmed Şerif’in bileklerini keserek gerçekleştirdiği girişimdi. Şerif, çocuklarını göremediği için bu eylemi gerçekleştirdiğini belirterek ancak resmi bir tutanak tutulması halinde tedavi olmayı kabul edeceğini ifade etti. Cezaevi yönetimi bu talebi reddetti. Mahkûm daha sonra ağır yaralı şekilde cezaevi hastanesine kaldırıldı.

Salı günü cezaevine yeniden baskın düzenlendi ve koğuşlardaki son eşyalar da toplandı. Güvenlik görevlileri, greve destek vermeleri hâlinde diğer mahkûmları da 2 No’lu koğuşa sevk etmekle tehdit etti.

Mahkemede dile getirilen sağlık şikayetleri reddedildi

Geçtiğimiz cumartesi günü yapılan bir duruşmada mahkûmlar, sağlık durumlarının kötüleştiğini kayıtlara geçirmek ve basit sağlık ölçümlerinin yapılmasını talep etti. Ancak mahkeme başkanı yargıç Muhammed Said Şerbinî bu talepleri reddetti ve tutukluluk süresini uzattı. Bu tavır, insan hakları çevrelerinde tepkiyle karşılandı.

“Sessiz katliama dur denilsin” çağrısı

Cezaevinden yayınlanan bir bildiride, açlık grevine katılan mahkûmlar ulusal ve uluslararası kamuoyuna acil müdahale çağrısı yaptı. Grevciler, “yavaş infaz” olarak tanımladıkları bu sürecin sorumluluğunu doğrudan İçişleri Bakanlığı, Cezaevi İdaresi ve Ulusal Güvenlik Kurumu’na yükledi.

Mahkûmlar, haklarını aramanın tek yolu olarak açlık grevini ve hatta intiharı gördüklerini ifade etti. Taleplerinin yalnızca aile ziyareti, tedavi, egzersiz yapma ve onurlu yaşam hakkı olduğunu vurguladılar.

İnsan hakları kuruluşlarından acil müdahale çağrısı

İnsan hakları örgütleri, özellikle 2 No’lu koğuşta tutulan 58 mahkûmun ağır izolasyona ve işkenceye maruz kaldığını belirtiyor. Bu örgütler, cezaevi yönetiminin keyfi uygulamalarına son verilmesi, sağlık hizmetlerinin sağlanması, ziyaret hakkının tanınması ve açlık grevindeki mahkûmların can güvenliklerinin sağlanması için acil harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor.

Aksi takdirde, Badr 3 Cezaevi’nde geri dönüşü olmayan bir insani felaketin yaşanabileceği uyarısı yapılıyor.

Kaynak: arabi21.com