İngiltere’de İslamofobi tartışması: Hükümet tanımı değiştiriyor, tepkiler büyüyor
İngiltere hükümeti, “İslamofobi” için resmî bir tanım yayımlamaktan vazgeçerek “Müslüman karşıtı düşmanlık” ifadesine yöneldi. Müslüman kuruluşlar, bu değişikliğin gündelik ve sistematik ayrımcılığı görünmez kıldığını ve siyasi hesaplarla yapıldığını savunuyor.
Sızdırılan bilgilere göre, Birleşik Krallık hükümeti “İslamofobi” için resmî bir tanım yayımlama planlarından vazgeçerek bunun yerine “Müslüman karşıtı düşmanlık” (anti-Muslim hostility) terimini kullanmayı tercih etti.
Bu değişim, Britanya’da Müslümanlara yönelik nefretin nasıl tanınacağı ve ele alınacağı konusunda önemli bir dönüşüme işaret ediyor. Eleştirmenler ise “İslamofobi” teriminin terk edilmesinin Müslüman toplulukları koruma çabalarını zayıflattığı uyarısında bulunuyor.
Mevcut İşçi Partisi (Labour) hükümeti, Müslümanlara yönelik önyargı, düşmanlık ve ayrımcılığı tanımlamaya yardımcı olacak net bir çalışma tanımı ortaya koymayı hedefliyordu.
Bu amaçla, eski Muhafazakâr Parti başsavcısı Dominic Grieve’in başkanlığında 16 üyeden oluşan bir Labour çalışma grubu bu yılın başlarında görevlendirilmişti.
Yeni tanım
Sızdırılan taslaklara göre, Birleşik Krallık’ın önerilen yeni tanımı “İslamofobi” kelimesini kullanmıyor ve bunun yerine “Müslüman karşıtı düşmanlığı” belirli bir çerçevede tanımlıyor.
Sızdırılan metinde bu kavram şu şekilde tarif ediliyor:
“Şiddet içeren eylemler, mala zarar verme ve fiziksel, sözlü, yazılı ya da elektronik yollarla gerçekleştirilen taciz ve yıldırma dâhil olmak üzere suç teşkil eden eylemlere girişmek veya bunları teşvik etmek.”
Eleştirmenler, “Müslüman karşıtı düşmanlık” ifadesinin, nefret ve dışlanmanın temelini oluşturan gündelik ve sistematik önyargılardan ziyade aşırı ve cezai eylemlere odaklandığını savunuyor. Yeni tanımın, ayrımcılıkla karşı karşıya kalan Müslümanların günlük hayatta yaşadığı deneyimleri küçümseyebileceği belirtiliyor.
Sızdırılan taslak, konuyu daha tarafsız ve hukuki bir dile çekerek düşmanlık ve suç eylemleri üzerine yoğunlaşıyor.
Müslüman Konseyi Britanya (MCB), ani değişikliğe X üzerinden tepki göstererek hükümetin “kendi çalışma grubunun önerdiği tanımı sulandırmayı düşündüğünden derin endişe duyduklarını” açıkladı.
MCB ayrıca, bunun yerine “İslamofobinin sıradan Britanyalı Müslümanların hayatlarında nasıl işlediğini yansıtmayan bir tanımın gündeme getirildiğini” savundu.
İslamofobi
İslamofobi, uzun süredir birçok kampanyacı tarafından Müslümanları ya da Müslüman olduğu varsayılan kişileri hedef alan önyargı veya düşmanlık olarak tanımlanıyor.
Tüm partilerden milletvekillerinin yer aldığı (APPG) bir grubun 2019 yılında kabul ettiği ve geniş kabul gören tanımda, İslamofobinin “ırkçılığa dayandığı” ve “Müslümanlık ya da algılanan Müslümanlık ifadelerini” hedef aldığı belirtilmişti.
Bu tanım, muhalefetteyken Labour tarafından resmen benimsenmiş ve birçok Britanyalı Müslüman kuruluş tarafından desteklenmişti.
Tanım, okullarda, işyerlerinde ve kamu hizmetlerinde Müslüman karşıtı önyargıyla mücadeleye yönelik politika ve farkındalık kampanyalarının şekillenmesine katkı sağladı. Ancak hükümetin yeni taslak süreci, “İslamofobi” teriminden uzaklaşıp daha geniş ifadeler olan “Müslüman karşıtı düşmanlık” veya “Müslüman karşıtı nefret” kavramlarına yönelmiş durumda.
Bakanlar, bunun ifade ve düşünce özgürlüğünü, dinleri eleştirme hakkı da dâhil olmak üzere korumak amacıyla yapıldığını savunuyor.
Bir hükümet kaynağı, herhangi bir tanımın dini inançları eleştirme hatta alaya alma hakkını güvence altına alması gerektiğini söyledi.
Müslüman savunucular ise genel “düşmanlık” vurgusunun, kültürel kimliği de hedef alan ve ırksallaşmış bir ayrımcılık biçimi olan Müslüman karşıtı tutumları yeterince yansıtmadığını belirtiyor.
Seçim hesabı
Bu değişiklik, Reform UK gibi aşırı sağ partilerin yükselişe geçtiği hassas bir siyasi dönemde yaşanıyor.
Bir YouGov anketine göre, bu ayın başlarındaki verilere göre Reform UK yaklaşık yüzde 27 destekle Labour’un (yaklaşık yüzde 24) önünde bulunuyor.
Bazı aktivistler, bu yön değişikliğini “İslamofobi” terimine karşı çıkan sağcı siyasi güçlere göz kırpma olarak yorumluyor.
Aşırı sağ gruplar ve yorumcular, tartışmayı fırsat bilerek bu terimin meşru siyasi tartışmaları ve İslam eleştirisini bastırmak için kullanıldığını öne sürüyor.
Önceki tanımı “arka kapıdan getirilen bir küfür yasası” olarak nitelendiriyorlar.
Ancak Labour’un bu hamlesine rağmen, hesaplanan tanım değişikliği aşırı sağ kesimleri de tatmin etmiş görünmüyor.
Müslüman topluluklar ise Labour’un kısa vadeli siyasi kazanç uğruna uzun vadeli güveni feda ettiğini savunuyor. Parti, belirli bir önyargıyı tanıyan dilden uzaklaştıkça, azınlık seçmenleri yabancılaştırma riskiyle karşı karşıya kalabilir.



