Sızan Suudi planı: Hamas’ın aşamalı dışlanması ve Filistin yönetimine destek
Sızan Suudi belge, Riyad’ın Gazze’de Hamas’ı aşamalı biçimde devre dışı bırakmayı, Filistin Yönetimi’ni güçlendirmeyi ve uluslararası bir barış gücü kurmayı planladığını gösteriyor. Ancak analistler, planın meşruiyet eksikliği ve işgalin göz ardı edilmesi nedeniyle sahada yeni krizlere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’ndan sızan bir iç belge, Riyad’ın Gazze’de ateşkes sonrasında şekillenecek “ertesi gün” sürecinde aktif bir rol üstlenmeyi planladığını ortaya koyuyor. Belgeye göre Suudi Arabistan, Hamas’ın kademeli olarak siyasi denklemden dışlanmasını, Filistin Yönetimi’ne (FY) artan mali ve lojistik destek verilmesini ve uluslararası bir barış gücüne katkı sağlanmasını öngörüyor.
Metin, savaş sonrası uluslararası uzlaşı atmosferinde hazırlanmış bir vizyon sunuyor ve Suudi Arabistan’ın Filistin sahnesini yeniden düzenleme hedefini açıkça yansıtıyor. Ancak belgeyi yakından inceleyenler, planın ciddi çelişkiler ve potansiyel riskler barındırdığına dikkat çekiyor.
“Yapısal Reform” Mantığı ve Hamas’ın Dışlanması
Belgede, Hamas’ın rolünün azaltılması “meşru yönetimin yeniden tesisi” için ön koşul olarak sunuluyor. Riyad, FY’nin güçlendirilmesini merkeze alıyor ve silahsızlanmayı “tarafsızlığı garanti eden uluslararası ve bölgesel anlaşmalar çerçevesinde kademeli bir süreç” olarak tanımlıyor. Bu adımların, “iki devletli çözüm” süreciyle paralel yürütülmesi öneriliyor.
Yerel Meşruiyet Sorunu
Ancak Gazze’den 2007’den bu yana uzak kalan FY’nin bölgeye dış müdahale yoluyla dönmesi, halk nezdinde kabul görmeyebilir. Silahlı ve popüler bir hareketin dışlanması, yerel direniş ve siyasi tepkileri tetikleyebilir. Ayrıca silahsızlanmanın, devlet garantileri netleşmeden dayatılması, uygulamada imkânsız olabilir.
Uygulama ve Güvenlik Riski
Belge, “kademeli silahsızlanma” sürecinin nasıl ölçüleceğini veya hangi aşamada tamamlanacağını belirsiz bırakıyor. Benzer çatışma bölgelerindeki deneyimler, siyasi ve ekonomik garantiler sağlanmadan silahsızlanma girişimlerinin güvenlik boşluğu yarattığını, daha radikal grupların doğmasına yol açtığını gösteriyor.
Finansman ve Yönetim Krizi Olasılığı
Riyad kendini bölgesel lider ve başlıca finansör olarak konumlandırıyor. Ancak analize göre para tek başına yeterli değil. Devlet kurumlarının yeniden inşası için gerçek bir Filistin iç uzlaşısı, uluslararası şeffaf ortaklıklar ve hukuki teminatlar gerekiyor. Aksi halde askeri kriz, “meşruiyet krizi”ne dönüşebilir.
İsrail Faktörünün Yokluğu
Belgede işgalci İsrail’in adı neredeyse hiç geçmiyor. Hamas’ın silahsızlandırılması çağrısı yapılırken, İsrail işgalinin sona erdirilmesi veya yerleşimlerin durdurulması gibi talepler yer almıyor. Bu durum, planın Filistinlilere silahsızlanma dayatırken, işgali değiştirmeyen bir “teknik proje”ye dönüşme riskini barındırıyor.
Bölgesel Koordinasyon ve Uluslararası Güç
Riyad, süreci Mısır, Ürdün ve FY ile eşgüdümlü yürütmek ve İslam ülkelerinin katılımıyla bir barış gücü kurmak istiyor. Ancak uzmanlara göre, böyle bir gücün başarılı olabilmesi için güçlü bir BM yetkisi ve tarafsız bir çerçeve şart. Aksi halde operasyon, bölgesel çıkar çatışmalarını derinleştirebilir.
Sonuç olarak belge, Suudi Arabistan’ın bölgede artan nüfuz arayışını ve “yapıcı aktör” imajını güçlendirme isteğini ortaya koyuyor. Ancak plan, Filistinli tarafların meşruiyeti, işgalin sona ermesi ve uluslararası garantiler dikkate alınmazsa, istikrar yerine yeni gerilimler doğurabilir.



